Sedat Sever: Edebiyat, Çocuk, Genç

     Danışma kurulu üyemiz, Ankara Üniversitesi Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Uygulama ve Araştırma Müdürü Prof. Dr. Sedat Sever'in  Çoluk Çocuk Anne Baba Eğitimci Dergisi’nin 102. sayısında yayımlanan "Edebiyat yapıtları çocukların duyu algılarını eğitir, kavram tasarımı sürecini devindirir…" başlıklı söyleşisini yayımlıyoruz:


Edebiyat yapıtları çocukların duyu algılarını eğitir,
kavram tasarımı sürecini devindirir… *
Prof. Dr. Sedat SEVER

SORU: Edebiyat, çocuk ve gencin yaşamında neden önemlidir?
     Çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce bilinçlenmesinde en etkili araçlardan biri de edebiyattır. Edebiyat yapıtlarının, iletilerini kavramak, yorumlamak ancak düş, düşlem ve düşün gücünün katkısıyla olanaklıdır. Bu süreç, okurun duygu ve düşünce evrenine zenginlikler katar; kişiyi, insana özgü duyarlıklara taşır. En özlü söyleyişle duyuların eğitilmesi, düşüncenin beslenmesi sürecidir bu...
     Okulöncesi dönemdeki çocukların 1 yaşından başlayarak nitelikli kitaplarla buluşturulması; çocuğa kendini, çevresini ve insan ilişkilerini tanıması için doğal bir öğrenme ortamı hazırlar. Çocuğa, kendisini çizgiyle, dille anlatabilmesi için öykünebileceği ilk örnekleri sunar.
     Çocuğun edebiyat metinleriyle kurduğu iletişim, okul türü öğrenmenin, doğrudan öğretmeye dayalı anlayışından farklıdır. Bu iletişim, çocuklara kendi duygu ve düşünce birikimlerini kullanma olanağı sağlar. Onu, yazınsal ipuçlarıyla, anlam oluşturmaya; yaşamı ve insanı anlamaya çağırır; sezinletici öğrenme sürecinin öznesi kılar. Bu özneleşme; çocuğun öğrenme, bilme, anlama özgürlüğünü yaşaması; insanlaşması demektir.
     Masalın, şiirin, öykünün, romanın sezinletici iletilerini anlama, yorumlama çabası, çocuklar için estetik uyaranların kılavuzluğunda yaşantılar edinme sürecidir. Çocuğun ve gencin kitapla kurduğu etkileşim, duyuların ve düşüncenin bilinçlenmesine olanak sağlar. Bu süreç, çocuğa ve gence yaşama ve insana ilişkin duyarlık kazandırır.

SORU: Okulöncesi dönemde çocukların kitapla buluşturulmasının çocuğun gelişimi ve okula hazırlık açısından yararları nelerdir?
     Nitelikli kitaplar, çocuklara, ev ortamında bireyselleştirilmiş öğrenme fırsatları yaratır. Resimleriyle ilgi uyandıran, çocukların yaratıcı yetilerini geliştirmelerine olanak sağlayan; onların sorma, bilme, öğrenme, eğlenme gereksinmelerini yanıtlayan kitapların gelişim süreçlerine önemli katkıları vardır. Okulöncesi dönemde, nitelikli kitaplarla kavramsal ve bilişsel gelişimleri desteklenen çocukların, okulda daha başarı oldukları bilinmektedir.
     Yaşamın ilk yıllarından başlayarak çocuklara gözlemleme, karşılaştırma, sınıflandırma ve uygulama yapma becerilerini geliştirebilecekleri ortamların yaratılması gerekir. Sanatçılar ve uzmanlar tarafından hazırlanmış öğretici ya da yazınsal nitelikli çocuk kitapları, bilişsel ve dilsel gelişim için çocuklara bu ortamları yaratan, özgün dilsel ve görsel uyaranlardır. Okulöncesi dönemde, düzenli olarak, nitelikli görsel ve dilsel uyaranlarla (resimli kitaplarla) buluşturulan çocukların 2-3 yaşlarında 900 sözcüklük; 4-5 yaşlarında 3000 sözcüklük bir dağarcığa ulaştıkları bilinmektedir. Bu durum, çocuğun kavram tasarımı sürecini yapılandırmaya, anadilini etkili bir iletişim ve düşünce aracı olarak kullanma becerisi edinmeye başladığını gösterir.
     Evde anne, baba ve diğer yetişkinlerin kılavuzluğunda gerçekleştirilen etkinlikler; çocuklara kuramsal olmayan, onları da yapmaya, yaratmaya, keşfetmeye yönelten özellikleriyle çocuğun bir özne olarak öğrenme sürecine istekle katılmasına katkı sağlar. Çocukların duygu ve düşünce eğitimlerini yaparak yaşayarak gerçekleştirecekleri doğal öğrenme ortamları hazırlar. Çocuğun çevresindeki yetişkinler, her gün düzenli olarak 20-30 dakika çocuklarla birlikte, kitapların tanıklığında yaratıcı serüvenlere çıkmalı; çocukların, okulöncesi dönemden başlayarak sağlıklı bir duygu ve düşünce eğitiminden geçirilmesi; resmin ve dilimizin estetik anlatım olanaklarıyla buluşturulması anne, baba ve tüm eğitimcilerin öncelikli sorumluluğu olmalıdır.

SORU: Evde çocuğun kitapla buluşturulması, anne-baba ve çocuk ilişkisine nasıl bir katkıda bulunur?
     Çocuk, en çok sevdiği varlıkla (anne, baba, kardeş vd.) zaman geçirmesine olanak sağlayan araca (kitaba) gittikçe saygı ve sevgi beslemeye başlar. Çocukta kitap sevgisinin oluşabilmesi için öncelikle kitabın, çocuğun ilgi alanına sokulması gerekir. Çocuğun en temel gereksinmelerinden biri sevgidir. Çocuk için öncelikli sevgi kaynakları da anne ve babadır. Çocuğun duyu algılarını uyaran, düşünsel gelişmesine katkı sağlayan kitaplar; bir yandan, çocukta merak duygusu ve keşfetme isteği uyandırırken, diğer yandan anne-baba ile nitelikli zaman geçirmesine olanak sağlar.

SORU: Anne-babalar, öğretmenler çocuklarına kitap seçerken/önerirken nelere dikkat etmelidirler?
     Kitaplar, çocukların yaşlarına, gelişim özelliklerine ve gereksinmelerine uygun olarak seçilmelidir. İyi bilinmelidir ki ki her kitap çocuğa göre değildir. Okulöncesi, kitabın çocuğun yaşam alanına girdiği, çocukta kitaba karşı duyuşsal bir birikimin oluşturulduğu dönemdir. Bu dönemde, görsel ve dilsel bir uyaran olarak nitelikli kitaplar, çocukların gelişimleri için önemli bir sorumluluk üstlenir. Çocukların görsel algılarının eğitilmesi, yaşamla bağlarının kurulması sanatçı duyarlığıyla hazırlanmış resimli kitapların en önemli işlevleridir. Çocukla kitap arasında kurulan bağ, çocukların oynama, eğlenme, keşfetme gereksinmelerini karşılar.

     Okulöncesi dönemde kitapların çocukların gelişimine istenilen katkıları sağlayabilmesi için bazı temel özellikleri taşıması gerekir. Bu özellikler, şöyle özetlenebilir:
  1. Çocuğun el yapısına uygun olmalı; çocuk, kitabını bir oyuncağı gibi istediği yere kolayca taşıyabilmelidir.
  2. Kitaplardaki resimler, başlangıçta çocuğun çevresindeki nesneleri tanıtmalı; gittikçe yazıyla anlatılanlara, renk ve çizgilerle yeni anlamlar katmalıdır. Çocuklar, kitaplardaki resimlerin kılavuzluğunda, duygu ve düşünce birikimini harekete geçirebilmeli, düş kurabilmelidir.
  3. Kitaplardaki 2-3 sözcüklü kısa ve yalın anlatımlar, gittikçe, çocukların dillerini bir iletişim ve düşünme aracı olarak kullanmalarına olanak sağlayacak özellikler taşımalıdır.
  4. Kitaplarda, birer anlatım aracı olarak resmin ve dilin yarattığı uyum, çocuklarda resim yapma isteği uyandırmalı; onlara, dillerini bilinçle ve özenle kullanmalarına yönelik bir duyarlık edindirmelidir. Çocukların kendilerini çizgiyle, sözcüklerle anlatmalarına katkı sağlamalıdır.
    Okulöncesinde, ailenin ve okulun duyarlı çabalarıyla kitaplarla tanışan çocuklar için, “kitap sevgisi” edinme sürecinin ilk duyarlı evresi de tamamlanmış olur. Kitap sevgisi edinmiş çocuklara, ilköğretimin ilk yıllarından başlayarak ilgi ve gereksinmelerine seslenen yapıtlarla okuma alışkanlığı becerisi kazandırılmalıdır.

     İlköğretim dönemindeki çocukların gelişimine istenilen katkıları sağlayabilmesi için, kitapların bazı temel özellikleri taşıması gerekir. Bu özellikler, şöyle özetlenebilir:
  1. Kitaplar, çocuklara, Türkçenin sözvarlığını ve anlatım olanaklarını, yazınsal kurgular içinde duyumsatmalıdır.
  2. Yazınsal kurgular, yaş ve gelişimlerine uygun olarak çocukları da duygu ve düşünce birikimlerini kullanarak anlamın oluşturulmasına ortak etmelidir.
  3. Kitaplar, çocuklara, yaşamda karşılaşabilecekleri sorunların çözümüne yönelik, yazınsal nitelikli ipuçları sunmalıdır.
  4. Kitaplar, değişik kişilik özelliklerinden ilginç kesitler sunmalı; çocuklar, (gerektiğinde) kitaplardaki kahramanlarla düşsel ve düşünsel serüvenlerine çıkabilmelidir.
SORU: Okuma kültürü nedir? Çocuklarımıza ve gençlerimize okuma kültürü nasıl kazandırılabilir?
     Yazılı kültür ürünlerinin dünyasıyla tanışmış; tanıştığı bu dünyanın kendine sunduğu iletileri paylaşma, sınama, sorgulama yeterliğine ulaşmış; bunların sunduğu olanaklarla yaşamayı alışkanlık haline getirmiş bireylerin edinmiş olduğu kültürdür okuma kültürü. Kitap, gazete, dergi vb. yayınları okumayı yaşamının temel alışkanlığı kılmış; yazılı kültürle dost olmuş bireylerdir, okuma kültürü edinmiş kişiler. Okuma kültürü edinmiş insan, kavramsal yönden gelişmiş; kendi duygu ve düşünce gücünün kılavuzluğunda yaşamını yönetme yeterliği edinmiş, duyarlı insandır. İnsan sevgisi, doğa sevgisi, hayvan sevgisi, yaşama sevgisi, yurt sevgisi gibi tüm sevgi bileşenlerini içselleştiren; bunları yaşamında uygulayabilen insandır, okuma kültürü edinmiş insan.
     Okuma kültürünün toplum düzeyinde yapılanması için, erken çocukluk evresinden başlayarak okuma eylemini içselleştirmiş bireylerin yetiştirilmesi gerekir. Başka bir söyleyişle bir toplumda okuma kültürüyle ilgili olarak edinilmiş yerleşik kültürden söz edebilmek için, o kültürün öznesinin birey olmaktan çıkarılıp toplumsal düzeyde temsil yeteneği kazanması gerekir. Bunun için, dizgesel bir anlayışla eğitsel, ekonomik, kültürel ve siyasal içerikli uygulamaların yaşama geçirilmesi beklenir.
     Çocuklarımıza, gençlerimize okuma kültürü kazandırabilmek için ailelere, öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. Ardışık bir süreç olan okuma kültürü edindirme, birbiriyle bağımlı çeşitli basamaklardan oluşmaktadır. Bu sürecin ilk basamağı görsel okuryazarlık, ikincisi okuma-yazma becerisi edinme, üçüncüsü de okuma alışkanlığı becerisi kazanmadır. Okuma kültürünün yapılanması ise eleştirel okuma becerisinin edinilmesiyle olanaklıdır. Bilişim teknolojilerinden etkilice yararlanma, günümüzde okuma kültürünün uygulama alanı bulduğu bir beceridir. Anlaşılacağı gibi, okuma kültürü, birbiriyle ilişkili ve birbirini bütünleyen birçok beceriyi içeren bir süreçtir.
     Okuma kültürü edindirmenin temelleri 1 yaşında atılmaya başlanır. Görsel okuma döneminde, başlangıçta, çocukla kitap arasında ilk iletişimi sağlayan oyuncak ya da özel kesimli resimli kitaplar çocuğun yaşam alanına sokulmalıdır. Kitaplardaki resimler, renk ve çizginin anlatım gücüyle çocuğun ilgisini çekebilecek özellikler taşımalı; özgün kurgularla çocuğun algısını resimlere yöneltebilmelidir. Bisiklete binen ayılar, tavşanlar; kitap okuyan fareler, aslanlar; top oynayan kediler, köpekler renk ve çizginin ilgi uyandıran anlatım etkisinden de yararlanılarak birkaç sözcüklük anlatımlarla konu edilmelidir.
     Okuma kültürü edindirmenin ilk evresinde, çocuğun kitapla tanıştırılması temel amaç olarak benimsenmeli; hacim ve ağırlık yönünden kolayca taşıyabileceği kitaplar, bir oyuncağı gibi çocuğun yaşam alanına katılmalıdır. İkinci evrede çocuğun kitapla arkadaşlık kurması sağlanmalı; kısa ve yalın anlatımlı resimli masal, öykü ve anlatılarla çocukların duyu algıları uyarılmalıdır. Okulöncesi dönemin son yıllarında bilmece, tekerleme, sayışmaca gibi dilsel gereçlerle düşünme alıştırmaları yapan, anadilinin söyleyiş özelliklerini duyumsayan çocuklara; merak öğeleriyle yapılandırılmış öykülerin dilsel ve görsel metinlerinin kılavuzluğunda kitap sevgisi edindirilmeli; dilin yaratıcı anlatım olanaklarını yansıtan, çocuğa göre olan şiirlerle de dil bilinci ve duyarlığı kazandırılmalıdır.
     İlkokulun ilk aylarında okuma yazma becerisi edinmeye başlayan çocuk için, görsel okumadan dilsel okumaya geçiş dönemi de başlamış demektir. Bu dönemde ailenin ve okulun duyarlı, bilinçli ve dizgeli çabaları, çocukların okuma alışkanlığı kazanmalarında belirleyici etkendir. Bu dönemde çocukları dil ve anlam evrenine uygun nitelikli yazınsal (masal, şiir, öykü, roman vb.) ve öğretici metinlerle (makale, deneme, söyleşi vb.) metinlerle, sanatsal özellikler taşıyan resimler, fotoğraflar, karikatürler, çocuk şarkıları ve kısa filmlerle buluşturmak temel bir ilke olarak benimsenmelidir. Çocuklar, kitaplar ve sanatsal uyaranların kılavuzluğunda kendini insan kılan duyma ve düşünme yetisini kullanarak düş ve düşünce serüvenlerine çıkmalıdır.
     Çocuklarımızın ve gençlerimizin okumayı bir yaşam biçimine dönüştürebilmesi okuma alışkanlığını, eleştirel okuma becerisine dönüştürmesiyle olanaklıdır. Eleştirel okuma, çocukların ve gençlerin bilişim teknolojisinin olanaklarından etkilice ve amaca uygun olarak yaralanabilmeleri için de edinmeleri gereken bir beceridir.
Yapılan araştırmalar, yazılı kültürün olanaklarından yeterince yararlanmamış, okuma alışkanlığını ve eleştirel okuma becerisini edinememiş kişilerin, bilgisayarı genellikle oyun/eğlence aracı olarak kullandığını göstermektedir. Okuma eyleminden uzaklaşan çocukların, gittikçe görselliğe bağımlı olmaya başlaması ve o bağımlılık ilişkisiyle yaşama ve insana yönelik değerler oluşturması, günümüzde, üzerinde durulması gereken kültürel içerikli önemli bir sorundur.
     Okulöncesinden başlayarak sanatçılar tarafından çocuk gerçekliğini önceleyerek kurguladıkları yazınsal ve nitelikli öğretici metinler; çocukların okuma kültürünü yapılandıran her evrenin temel araçları olmalı; çocuklar, yaşam ve insan gerçekliğini duyumsatan bu araçlarla birlikte güzel sanatların diğer olanaklarıyla da sürekli beslenmelidir. Bunun için, ailelerin gündelik yaşamına kitabı, gazeteyi, dergiyi katması gerekir. Çocuğun yaşam alanında, çevresindekilerin kitap vb. okuduğuna, bunun için zaman ayırdığına tanık olması; onun da benzer eylemleri yinelemesinde önemli bir etken olduğu bilinmektedir. Ailelerin ve eğitim kurumlarının, olanaklar ölçüsünde çocukları kitap fuarlarına, çocuk ve gençlik edebiyatının usta sanatçılarının gerçekleştirdikleri söyleşilere götürmeleri; belirli aralıklarla kitapçılardan çocuklarla birlikte kitap seçmeleri/almaları, yaşama geçirilmesi gereken etkinlikler olarak görülmelidir.
     Okul türü öğrenme-öğretme süreçlerinde yalnızca ders kitaplarına bağımlı kalınması, aşılması gereken sorunlu ve geleneksel bir yaklaşımdır. Öte yandan, çocukların, bilişim teknolojilerini (bilgisayar, bilgisunar vb.) eğlenme ve oyun amaçlı kullanma tutkusu çözülmesi gereken bir sorun olarak görülmelidir. Bu engelleri aşmanın yolu, çocuklar için, çocuğa göre olan seçenekler oluşturabilmektir. Anne-baba ve eğitimcilerin başvurabileceği en etkili seçeneklerden biri; çocukları yaş ve gelişimlerine uygun, sanatçı duyarlığı ile hazırlanmış edebiyat yapıtlarıyla buluşturmaktır. Bilinmelidir ki çocukların düşünen duyarlı bireyler olarak yetiştirilmelerinde; yaşamı ve insanı duyarak, düşünerek algılayabilmelerinde bu seçeneğin yaşamsal bir önemi vardır.
     Okul türü öğrenme ve öğretme süreçleri, demokratik toplumun gereksinim duyduğu, okuma kültürü edinmiş düşünen duyarlı bireylerin yetiştirilmesi için, bütün değişkenleriyle yeniden değerlendirilmelidir. Bilinmelidir ki demokratik bir toplum; anlama ve anlatma becerileri gelişmiş, düşünen duyarlı bireylerin kavrayabileceği ilişkilerle yapılanır. Çocuk ve gençlerin anlama ve anlatma becerilerini geliştirmek, onlara duyarlık kazandırmak öğüt vererek, ders vererek gerçekleştirilemez. Duyuların eğitilmesi, düşüncenin geliştirilmesi sürecinde sanatçı duyarlığıyla oluşturulmuş ürünlere gereksinim vardır. Edebiyata, resme, müziğe, tiyatroya gereksinim vardır. Çocukların erken dönemden başlayarak öğrenme, bilme; yaşamı ve insanı anlama gereksinmelerinin nitelikli yapıtlarla karşılanması, onların okuma kültürü edinmelerine de önemli katkılar sağlayacaktır.


* Bu söyleşi, Çoluk Çocuk Anne Baba Eğitimci Dergisi’nin 102. sayısında (s.24-26, 2013) yayımlanmıştır.